Halk Düşmanları 2009
Amerika’nın Büyük Bunalım yıllarında geçen filmde, FBI ajanı Melvin Purvis’in o dönemin en ünlü suçluları John Dillinger, Baby Face Nelson ve Pretty Boy Floyd’u cezaevine tıkma çabası anlatılıyor.
Amerika’nın Büyük Bunalım yıllarında geçen filmde, FBI ajanı Melvin Purvis’in o dönemin en ünlü suçluları John Dillinger, Baby Face Nelson ve Pretty Boy Floyd’u cezaevine tıkma çabası anlatılıyor.
Chicago'da dolandırıcılık yaparak yaşayan Johnny Hooker ve Luther Coleman arasında usta-çırak ilişkisi vardır. Deyim yerindeyse Luther Coleman, Johnny Hooker'ı üçkâğıtçılık konusunda eğitmektedir. Ancak Luther, kendisinden daha güçlü bir suç patronu olan Doyle Lonnegan tarafından öldürülür.
Tetikçi 2, büyük bir enerjiyle kaldığı yerden devam ediyor. Yalnız bu defa Chelios kalbini çalan Çinli gangsterlerin peşinde! Ancak bu arada Chelios kalbinin yerine yerleştirilen mekanik kalbi, atmayı sürdürmesi için sürekli elektrikle şarj etmek zorunda.
Ajan 007 James Bond, güç delisi Fransız endüstri patronu Maz Zorin'in çılgın hedeflerine ulaşmasını engellemek için zamanla yarışmak zorundadır! Zorin, dünya mikroçip pazarını ele geçirmek için Silikon Vadisi'ni büyük patlamalarla oluşacak bir depremle yok etmeyi planlamaktadır. Şimdi Bond, ilk önce Zorin'in güzel ve ölümcül partneri May Day'i, sonra da Zorin'i alt etmelidir. Eyfel Kulesi'nden Golden Gate Köprüsü'ne uzanan bu macerada James Bond durdurulamıyor!
Unutamayacağınız Epik Bir MaceraBaşrollerinde Viggo Mortensen, Omar Sharif ve yepyeni bir yetenek Zuleikha Robinson'ın yer aldığı , inanılmaz özel efektler ve görüntülerle bezenmiş bir kahramanlık efsanesi, Hidalgo ile ekranlarınıza geliyor.Tüm zamanların en ünlü ve yetenekli efsanevi at yarışçısı Frank T. Hopkins'in (Mortensen) zorlu macerası bu filmle hayat buluyor! İhtişamlı günlerini geride bırakan Hopkins, Arap Çöllerindeki 3,000 millik ölümüne yarışa davet edilir. Arabistan'ın en iyi atlarının ve en iktidar sahibi zenginlerinin bu yarışı kazanmak için hayatları pahasına da olsa yapamayacakları yoktur!
1874 yılında genç ve güzel Anna Karenina (Keira Knightley), Rus politikacı Alexei Karenin (Jude Law) ile yaptığı evlilikle St. Petersburg'un yüksek sosyetesi içerisinde çok iyi bir konuma sahiptir ve bu evlilikten bir oğlu vardır. Bir gün erkek kardeşi Oblonsky’den eşi Dolly (Kelly Macdonald) ile arasını düzeltmesini isteyen ve onu Moskova’ya çağıran bir mektup alır. Bu yolculuk esnasında tanıştığı Kontes Vronsky'nin garda kendilerini karşılayan oğlu, genç subay Kont Vronsky (Aaron Taylor-Johnson) ile aralarında bir kıvılcım başlar. Anna, karşı koyamadığı bir aşka doğru sürüklenirken, Vronsky'den kaçıp St. Petersburg’a ve aile yaşantısına dönmesi ne hakkında çıkan dedikoduları engelleyebilir ne de yüreğinde duyduğu aşkı. Bu arada eşi Karenin, Anna'yı uyarır; halkın gözünde bir skandala yol açmıştır. Ama aşkı seçen kadına karşı Rus halkının ikiyüzlülüğü de bu şekilde ortaya çıkacaktır.
Johnny Clay, son bir vurgun yaparak emekli olmaya karar veren, eski bir mahkumdur. Bir hipodromu soymaya niyetlenen Johnny ve ortağı Nikki sağlam bir plan yaparlar. Buna göre Nikki, dikkatleri başka yöne çekmek için yarışan atlardan birini vuracak; çıkan kargaşada yararlanan Johnny de bahislerin oynandığı vezneyi soyacaktır. Soygun için gerekli ekibi toparlayan Johnny, işi en küçük ayrıntısına kadar planlar ama yine de bazı şeylerin yanlış gitmesine engel olamaz...
Tüm hayatını umursanılmayarak geçiren bir zebra, tüm büyüme macerasında kendisini bir yarış atı zannetmiştir. Halbuki o sadece diğer zebralardan hiçbir farkı olmayan sıradan bir türdaşlarıdır. Bir çiftlikte arkadaşlarının ve genç bir kızın yardımı ile hayali olan yarış kortlarına çıkmanın hayalini kurmaktadır. Kurduğu hayaller gerçek olma aşamasındadır.
Marnie - Hırsız Kız, tipik Hitchcock sarışınlarından biri olan (ve ayrıca Melanie Griffith'in de annesi) Tippi Hedren için özel bir armağan gibidir. Geçmişindeki karanlık olaylar nedeniyle kişilik bozulmasına uğramış ve bu yüzden kleptoman ve de 'frijid' olmuş bir genç kadın... Hedren de bu rolü gayet iyi biçimde oynar: yanı başında kendisine aşık olup onu iyileştirmeye çabalayan, geleceğin Sean Connery olduğu halde.
Evsiz bir jokey, bir milyoner, bir kovboy ve seabiscuit adında bir at... kendilerinin ve ülkedeki herkese ilham kaynağı olan bir yarış atının gerçek öyküsünü anlatıyor... 1920'lerde efsaneye dönüşen sıradışı bir drama... seabiscuit sizi hayatınızın yarışına götürecek...
At yarışlarıyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan ev hanımı Penny Chenery (Diane Lane)’nin sahip olduğu yarış atı Secretariat’ın, 1973 yılında üç kez üst üste şampiyon olmasını konu alan filmde, John Malkovich emekli at yetiştiricisi Lucien Laurin rolünde. Tamamen gerçek bir öyküden uyarlanan film, erkek egemen at yarışı sektöründe, bir kadının başarı öyküsünü ve 25 yıldır kırılamayan rekoru anlatıyor.
Eski bir Çin Atasözü’ne göre, insan yaşamını temsil eden 4 temel duygu vardır: Sevgi, Keder, Zevk ve Mutluluk. The Air I Breathe, bu 4 duyguyu sembolize eden 4 insanın iç içe geçen hikayesini anlatıyor. At yarışı oynayıp kaybeden Mutluluk, Fingers isimli mafya babasına borçlanır. Zevk ise, Fingers’ın yanında çalışan bir çete lideridir ve patronun emriyle yeğeni Tony’nin belaya bulaşmasını engellemekle görevlendirilir. Keder’i temsil eden Trista isimli pop starın menajeri yıldızın sözleşmesini Fingers’a devredince Trista, Fingers’ın baskısı altında kalır. Öte yandan, hayatının aşkı ölmek üzere olan doktor (Sevgi) da umutsuzca sevdiği kadın için çok nadir rastlanan bir kan grubunu bulmak için çırpınmaktadır. Bu 4 insanın hikayesi ummadık şekilde birbiriyle kesişecektir.Jieho Lee’nin senaryosunu yazdığı ve ilk yönetmenlik denemesi olan The Air I Breathe, geniş oyuncu kadrosunun performanslarıyla öne çıkan Türkiye’de gösterim şansı bulamamış başarılı bir ilk film.
20.yüzyılın başlarında bir gazetenin düzenlediği organizasyona 9 kişi katılır. Organizasyon 700 millik bir dayanıklılık yarışıdır. Yarışa, bayan Jones, bir Meksikalı, bir İngiliz, genç bir kovboy,İki arkadaş,Sam Clayton ve Luke Matthews katılmaktadır. Bu zorlu dayanıklılık sınavında tüm bireyler birbirine saygı duymayı öğreneceklerdir
Ben Crane, yara almış olan yarış atlarının bir şans daha hak ettiklerine inanmaktadır. Kızı Cale ile birlikte bir atın bakımını üstlenerek önceki sahibi tarafından kurban edilmesine engel olurlar. Söz konusu kısrağın çiftliğe gelmesi aslında baba ve kızı için yitirmiş oldukları aile bağlarını yeniden inşa etmek için büyük bir fırsattır. Bacağı kırık kısrak Sonya, belki de yarış pistine dönmek için bir şansa daha sahip olabilir. Elbette Cale, Ben ve babasının çabaları ile gerçek anlamda mucizeler bile yaratılabilir.
Daha çok batı kültürüne özgü sayılan bireyler arası yabancılaşmanın klasik 'jarmush' metaforlarıyla anlatıldığı film, uzun süredir görüşmemiş iki uzak akrabanın, Western kültürü içinde yaşadıkları maceraları, 'kimlik' kavramını öne çıkararak sorgulayor * 1984 Cannes Altın Kamera (En İyi İlk Film) - 1984 Locarno Altın Leopar - 1985 Sundance Jüri Özel Ödülü
45 Yıl ve Weekend / Hafta Sonu ile küçük ve basit öykülere yaklaşımındaki hassasiyet ve zarafetle sinemaseverler tarafından baş tacı edilen İngiliz yönetmen Andrew Haigh, son filminde de bu hünerini sürdürüyor. Babası tarafından maddi ve manevi yoksunlukla büyütülen 15 yaşındaki Charley Thompson, yarış atlarının tutulduğu bir ahırda iş bulur. Burada Lean on Pete adında, iddialı olmaktan uzak bir yarış atıyla çok özel bir bağ kurar. Yönetmen Haigh, Willy Vlautin’in çok sevilen romanından uyarladığı filmde, ABD kırsalının melankolik bir portresini çizerken Charley’nin genç ve umut dolu dünyasına duygusal açıdan kayıtsız kalması imkânsız bir atmosfer yaratıyor.
As a result of a vile abuse cause in the past, Violeta Salazar has sworn to herself to take revenge on the Callassis family and all their descendants. She sends her daughter Amanda to make the life of the Callasis as miserable as possible, but love can be surprising, and not everything comes out as planned.
The jockey curriculum at the Horse Racing School... A school with incredibly difficult entrance requirements, where only one out of every ten to twenty applicants is accepted, and students need not just book smarts, but also physical and athletic abilities. There, a boy who is a popular idol meets his real dream for the first time. A boy who grew up on an island dreams of spending his days racing with horses. A boy from England is unsure of the path his parents have chosen for him, but still chooses to follow his dreams. This is a story about boys who pursue their dream of becoming a jockey.