Anahtar kelime Colonisation

Muhteşem Disney Klasikleri'nin gerçek ruhu, müzik, eğlence, macera ve güzel mi güzel animasyonla dolup taşan bu olağanüstü filmde kendini gösteriyor. Cesaret ve arkadaşlığın bu efsanevi hikayesi, Pocahontas'ın, yani özgür ruhlu prensesin, bir gemi dolusu gizemli İngiliz göçmeni izlemesiyle başlar. Rakun Meeko ve Sinekkuşu Flit ile birlikte Pocahontas ve Kaptan Smith arasında çok güçlü bir arkadaşlık başlar. Ancak birbirinden çok farklı iki kültür arasındaki gerilim tırmanya başladığında Pocahontas, herkesin barış içinde yaşaması için bir yol bulmak zorundadır. Tek çözüm Söğüt Nine'ye gidip, akıl danışmaktır.

Toprak Uğruna, hayat boyu süren hayalinin peşinden koşan Ludvig Kahlen'in hikayesini konu ediyor. 1700'lerin ortalarında, Danimarka Kralı V. Frederik, Jutland'ın vahşi fundalığının evcilleştirilmesi, ekilmesi ve kolonileştirilmesi gerektiğini, böylece uygarlığın yayılabileceğini ve kraliyet ailesi için yeni vergilerin üretilebileceğini ilan eder. Ancak, hiç kimse kralın buyruğuna uymaya cesaret edemez. Ancak 1755 yazının sonlarında, Ludvig von Kahlen adlı yalnız bir asker, hayalinin peşinden koşmaya, kendisine zenginlik ve onur getirmesini umarak fundalığa gitmeye karar verir.

Whong ile Aunt Yee arasında alevlenen bir aşka tanık olacağımız film, aksiyon, drama ve komediyi etkileyici bir şekilde harmanlayarak izleyiciye sunuyor. Çin'in karmaşık bir zaman dilimini anlatan bu destansı macerada, Çin'in lidersiz kaldığı bir dönemde güçlü çeteler, süvarilere saldırır. Dövüş ustası Wong Fei-Nurg, kendisi kadar iyi bir dövüşcü olan Kong adlı bir paralı askere karşı mücadele veriyor. Bununla beraber Wong Çin hükümetiyle Avrupalılar'ın yaptığı savaşın da tam ortasında kalmıştır. Genç Chung, Woog'a yardım etmektedir, beraber üvey kuzeni Yee'yi korumak zorundadırlar ancak Wong, Yee'ye aşık olmuştur. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Wong, bir çok küçük çocuktan oluşan öğrencilerini de korumak zorundadır...

19. yüzyılda Batı'ya doğru genişlemenin birkaç on yılını kapsayan bir aile destanı; Altına Hücum, İç Savaş ve demiryollarının inşasını da kapsıyor.

Tsui Hark klasiğinin devamı niteliğindeki Wong Fei-Hung, Avrupalıları Çin'den şiddete uğratmak ve hatta Batı yollarını izleyen Çinlilere saldırmak isteyen fanatik bir kült olan Beyaz Lotus topluluğuna karşı karşıya geliyor. Wong aynı zamanda ordudan bir devrimci olan Dr. Sun Yat Sen'i de savunmalıdır.

Wong bu bölümde imparator tarafından düzenlemiş olan Aslan dansı dövüş turnuvasına katılmak için Pekine gitmiştir. Gizli olarak nişanlandığı Yee'de Pekin'e Wong ile birlikte gelmiştir. Fakat burada bir zaman önce babasını da döven ve YEE'nin de arkadaşı olan Rus Diplomat Tuman ile karşılaşır ve aralarında bir hesap görme mücadelesi başlar..

Mendoza,(Robert De Niro) bir tartışma sırasında kardeşini öldürür ve büyük bir suçluluk duygusuyla kendini yıkıma sürükler. Ancak Cizvit rahibi Peder Gabriel (Jeremy Irons) ile tanıştıktan sonra hayatını değiştirmeye karar verir ve onun liderlik ettiği misyonerlik çalışmalarına katılır.Peder Gabriel, Güney Amerika’nın ormanlık bölgelerinde yaşayan Guaraní halkını Hristiyanlaştırmak için büyük çaba göstermektedir. Mendoza, geçmişte köle olarak avladığı bu halkla bağ kurar ve onların güvenini kazanır. Bir savaşçı olarak yeteneklerini, Guaraní halkını korumak için kullanmaya başlar.Ancak, bu huzurlu misyon köyü, İspanyol ve Portekizli sömürgeciler arasındaki siyasi çekişmelerin hedefi haline gelir. Kolonici güçler, yerli halkın özgürlüğüne ve topraklarına tehdit oluşturur. Mendoza, halkı savunmak için silaha sarılırken, Peder Gabriel barışçıl bir yaklaşımı savunur. İkisi, farklı yöntemlerle aynı davayı savunurken, insanlık, inanç ve fedakarlık gibi derin temaları sorgular.

Tüm dünyanın yönetimini ele geçirmiş olan Exor adlı dev şirket gezegenler arası bir koloniyi yönetmektedir. Biyogenetik deneylerle yarattığı mutasyon geçirmiş dev yaratıkları, artan insan popülasyonunu engellemek ve isyanları bastırmak için asker olarak kullanan şirketin pilotu Kane Sommerville ise geçmişte yaptığı hatalardan dolayı sürgüne gönderilmiştir. Ancak küresel kriz nedeniyle Exor’un bazı gezegenlerde nüfusu yok etmeyi planladığını öğrenir ve gezegenin başkentinde yaşayan 11 yaşındaki kızını kurtarmak için harekete geçer. Esrarengiz bir geçmişe sahip hapishane kaçağı Sy Lombrok’la güçlerini birleştiren Kane'in insanlığı kurtarmak için sadece 22 saati vardır.

20. yüzyılın başlarında Amazon havzasında halkından ayrı düştükten sonra tek başına yaşayan Karamakate, bir gün Theo adlı Alman bir gezginle karşılaşır. Ölümcül derecede hasta olan Avrupalı'yı iyileştirecek tek yol, Yakruna adlı nadir bulunan bir bitkidir. Yakruna'yı bulmak için yola çıkan Karamakate, Theo ve Theo'nun yardımcısı Manduca Kolombiya'nın içlerinde birçok farklı olayla karşılaşacaktır. Bu yolculuktan 30 yıl sonra Amerikalı bir başka gezgin olan Evan da Karamakate'den Yakruna'yı bulmasını isteyecektir.

A hundred years after Europeans set foot in the New World, Brazil still remains largely unexplored. The Conquest recounts the saga of the earliest adventurers who wandered through these unknown lands. Jesuit priests, adventurers seeking gold, slaves and indigenous tribes were entangled in unceasing battles, at a time when laws were made by the sharp edge of a sword.

The Martian Chronicles deals with the exploration of Mars and the inhabitants there.

Hybrid docuseries offering an expansive exploration of the exploitative and genocidal aspects of European colonialism, from America to Africa, and its impact on society today.

Guy Moeyaert is a well-meaning colonial official in a jungle district of the Belgian Congo in the last years of white colonial rule, after the Second World War, a paternalistic system where the state, unable to be properly present all over the vast, sparsely populated country, collaborates systematically with the Roman Catholic missions -in his post, father Alexis- and private enterprise, in case mainly the mining company -locally represented by engineer Lenaers- which also helps out with money and labor for such public tasks as road building. Even his grip on the natives is weak, as they live under hereditary tribal leaders, which must take from its people what they are legally obliged to deliver to the state in taxes and labor; coercion is done by force, including whipping on the bare buttocks, which Guy hates. Guy also starts a love affair with Hélène Vermarcke, who gets estranged from her husband Luk (the three were already friends in Belgium) as he devotes all his efforts the their plantation, leaving her alone with the native staff and their son, or is it Guy's? The adultery makes his position in the white community far weaker then is compatible with his position of theoretical authority without sufficient independent means. He also depends heavily on his educated black clerk Gabriel Ndazaru and ambitious white deputy Arthur. It all gets worse for everybody as the call for 'dipenda', black independence as in Ghana, gets stronger, in time even accepted 'in principle' by the Belgian government which plans a gradual transition which the idealist Guy supports but all other whites oppose, while the natives have neither patience nor insight and start attacking every symbol of the old regime, regardless of its objective value, and soon white people and 'collaborators' too- it gets physically dangerous, but Guy won't budge or flee...